HİKMET SÖYLEYEMEYEN KERAMET GÖSTEREMEZ


Büyük insanların amaçları, diğer insanların ise heves ve arzuları vardır. Buradan hareketle, insanların benzerlik ve farklılıklarını ortaya koyarak bakış açımıza göre çok değişik çıkarsamalarda bulunmak mümkündür. Birileri hatıralarıyla yaşamaya devam ederken, bir başka kategorideki insanımız da yeni hayallerin, yüksek ideallerin peşinde iz sürmektedir.

2007 yılı seçim yılı… Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Türkiye’nin XI. Cumhurbaşkanı’nın kim olacağı konusu sohbetlere, tartışmalara, iddialara konu edilmekte, bunu takiben de yıl sonu yapılacak genel seçimlerin sonucuna ilişkin yorumlar, kestirimler ve tahminler yapılmaktadır. Birileri Cumhurbaşkanı seçimini misyon edinmiş, bir başka cephe ise hükümet kurup hükümet devirmektedir. İnanıyorum ki, bütün okurlarımız ifade etmeye çalıştığım bu durumu bizatihi yaşamaktadırlar. Bu, siyaset yapma kültürümüzün bir sonucudur. İlgili ilgisiz, yetkili yetkisiz pek çok kişinin ya da kurumun bu konulardaki söylemi, tavrı ve duruşu, siyaset kurumunun demokratik yönetimlerde millete hizmet etmek için amaç değil araç olduğu gerçeğini bilmemelerinden başka bir şey değildir.

İster sade vatandaş olsun ister siyasetçi, Türkiye’nin geleceği ortak paydasında buluşan herkesin gündeminde 2007 yılında yapılacak seçimler vardır. Yani, her yerde her ortamda geçmişten ziyade gelecek konuşulmaktadır. Bunu olumlu yönden, doğru okumak gerekir. Şayet herkesin hayali; devletin asli görevleri olan eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik hizmetlerinin arzında sorunsuz, insanca yaşamanın asgari şartlarını oluşturmuş ve insanımızın bir ferdi olmaktan gurur duyduğu bir Türkiye ise, bundan âlâ ne olabilir ki? Bu manada seçim arifeleri bir fırsattır. Seçim sürecinin aktörlerinin her birinin farklılığını ortaya koymak adına, benim doğrum bu şeklinde ayrılıkları milletin önüne getirmemeleri durumunda kazanan Türkiye, yani Türk milleti olacaktır. Siyaset tarihimizde bunun örnekleri mevcuttur. Düşünce noktasındaki farklılıkları zenginlik sayıp atılacak her adımda milletimizi özne durumuna getiren siyaset etme anlayışımızı hâkim kılabilirsek, millet olarak hayallerimiz gerçek olacaktır.

Artık, şu andan itibaren olmuş olanlara bakarak, “Neden?” diye sormayalım, olmamış şeyleri düşünerek, “Neden olmasın?” diyelim. Geçmişe dönük değerlendirmeler, yargılamalar olmaktadır. Bunun anormal bir yanı yoktur, lakin geriye takılıp kalmanın da bu zamana kadar kimseye bir yararı olmamıştır. Her ortamda, her şartta tavır, tutum ve icraatlara ilişkin eleştiri olacaktır. Bu bir haktır. Herkesin duygularını, düşüncelerini ve kanaatlerini söylemesi kadar doğal bir şey olamaz. Ancak, eleştiri sadece övmek ya da sadece yermek olarak düşünülmemelidir. Eleştiri, siyah ile beyaz arasındaki bütün renklere, bütün tonlara uğramaktır. Bardağın dolu tarafına bakmayı öğrendiğimizde, büyük düşünüp büyük işler başarmak yolunda kendimizde güç ve cesaret bulacağız.

Millet olarak rahat olalım. Enerjimizi boşa harcamayalım. Hepimizin malumu kişiler bizim yerimize de yazmakta, konuşmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimi, mevzuatın amir hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilecek ve yeni Cumhurbaşkanı seçilecektir.

İktidar partisi AK Parti, ana muhalefet partisi CHP ve seçimlere katılma şartlarına haiz diğer siyasi partiler; ortaya koyacakları plan, program ve projelerle ve hatta kadrolarıyla Milletvekili Genel Seçimleri’nde milletimizin huzuruna çıkacak ve iktidara talip olduklarını, milletin vekâletini istediklerini, Türkiye’yi en iyi kendilerinin yöneteceğini ve bunun için hazır olduklarını açıklayacaklar. Yani, siyaset kurumu ve temsilcileri görücüye çıkacaklar.

83 yıllık Cumhuriyet tarihimiz ile çok partili siyasi hayatın bütün tecrübe ve birikimleri göstermektedir ki, ‘söze değil projeye, lafa değil icraata’ bakılmaktadır. Bu nedenle, milletimiz siyaset adamlarının, siyasi parti liderlerinin ne söyleyeceklerini önemsemekte ve merak etmektedir.

Milletimiz, hikmet söyleyemeyenin keramet gösteremeyeceğine inanmaktadır. Bir insanın alınyazısını değiştirmek mümkün değildir ama Türk milletinin yarınlarda hayrına olacak işleri yapmak da imkânsız değildir.