SEFER OLMADAN ZAFER OLMAZ


İnsan fabrika olsaydı en çok ne üretirdi? Birkaç dakika düşünün… Bir cevap bulamadıysanız ben söyleyeyim: Mazeret. Evet, insan fabrika olsaydı en çok mazeret üretirdi. Nerede bir başarısızlık varsa, yolunda gitmeyen bir şeyler, zamanında bitmeyen her ne iş varsa mutlaka bir mazereti vardır.

Başarmak için inanmak ve başlamak lazımdır. Büyük düşünmek gerekir. Sadece bugünü değil yarını da hesaba katmamız şarttır. Bugün başarı adına her ne varsa dün birilerinin hayali değil miydi? Hiçbir emek boşa gitmez, emeksiz de yemek olmaz. Sözün özü, menzile ulaşmak için bir sefer başlatmak lazım.

Amerikalı düşünür, yazar Ralph Waldo Emerson: “Gerçek başarı; başkalarına muhtaç olmadan, tek başına ayaklarının üzerine basarak ve kendine güvenerek ‘Ben bu işi yapabilirim!’ diyenindir,” diyor.

Başarı da başarısızlık da insana aittir. Başarıyı kendimize mal etmek, başarısızlığa mazeretler üretmek bize bir şey kazandırmaz. Bu, gündüz vakti gözlerini kapatan birinin sadece kendine gece yapmasına benzer.

Bir arşın yol giden de bir adımla başlar. Bu ilk adımı atmak önemlidir.

Seferlerin zaferle sonuçlanması için insanın duruşu, duygu hali ve bakışının önemine dikkat çeken Amerikalı ünlü golfçü Arnold Palmer;

“Başarı istenmediği yere gelmez…

Yenildiğinizi düşünüyorsanız yenilmişsinizdir.

Cesur olmadığınızı düşünüyorsanız korkaksınızdır.

Kazanmak istiyor fakat kazanamayacağınızı düşünüyorsanız kesinlikle kazanamazsınız demektir.

Kaybedeceğinizi düşünüyorsanız çoktan kaybetmişsinizdir.

Dışarıdaki dünyaya çıktığınızda anlayacaksınız ki başarı ancak onu istediğiniz takdirde gelecektir.

Her şey insanın kafasında biter.

Alt edildiğinizi düşünüyorsanız alt edilmişsinizdir.

Yükselmek için yüksek düşünmelisiniz.

Bir ödülü kazanmadan önce kendinizden emin olmalısınız.

Yaşam savaşını kazanan her zaman en güçlü ya da en hızlı olan değildir.

Er ya da geç kazanan kişi, kazanacağını önceden düşünebilen kişidir,” diyor.

Bu uyarı ve öğütlere ne denilebilir ki? Kendimizi bir yoklayalım. Bir yoğunlaşalım geleceğe… Hatıralara takılmayarak hayallerimizi bir canlandıralım.

Geç kalmış değiliz.

Bugün bir fırsat olabilir.

Yeni bir başlangıç, son bir hamle.

Yarışı kazanan atletlerin bir kısmı baştan gruptan kopup önde gidenler olduğu gibi, çoğu da hep son birkaç metre kala depar atanlardır. Yeni bir başlangıç belki de başarıya ulaşmamızı sağlayacaktır. Bu imkânsız değildir ancak, emek ister.

Unutulmamalı ki, “Hayat merdivenini çıkarken akıtmadığınız ter, inerken gözyaşı olur.”

Her düşünce bir başlangıçtır. Her niyet bir hareketi başlatır. Bir şeyi sadece istemek yetmez. Harekete geçmeliyiz.

Hiçbir şey yapmadan, emek harcamadan, çalışmadan, bir girişimde bulunmadan, yani bir sefer başlatmadan başarılı olunamayacağına, yani zafere ulaşılamayacağına göre yakınmak boşadır. Niçin başaramadım demek yerine neden olmasın diyebilmeliyiz.

Öğrenci başarılı olmayı, daha ileri hedeflerine ulaşmayı, kamu çalışanı statüsünün, mali ve sosyal haklarının iyileşmesini, iş adamı daha çok kazanmayı, siyaset adamı iktidar olmayı ister. Doğal olanı da budur. Ama istemek yetmez. Bu yüce ideallere ulaşabilmek için kendimizi bilgi, beceri yönünden donatmalı, yeteneklerimizi geliştirmeli, sürecin zaferle taçlanması için de gerekli plan, program ve projeyi hazırlayarak uygulamaya koymalıyız.

Çalışmadan üretilemez. Üretmeden de kazanılamaz.